Eden Bulur

Eden Bulur

Söyleyen ne güzel söylemiş: “Her kemâlin bir zevâli, her zevâlin bir kemâli var!”

Hayat dediğimiz bu tek yönlü mecburi yolculukta, vaktimizin çoğunu, doğrudan veya dolaylı olarak insanlarla iletişim kurarak geçiriyoruz. Hem de doğumumuzdan ölümümüze kadar.

Fakat toplumsal değer yargıları, ailemizden aldığımız kültür değerleri, yaşadığımız çevre ve arkadaş bildiklerimizin baskıları; insani ilişkilerimizin bir çok ön kabule bağlı olmasına sebep oluyor.

Her gün, “Aman onun zaten babası şöyle bir insan”, “Aman o zaten fakir” , “Aman o zaten işsiz” gibi yüzlerce stigmayla işaretlenen insanlarla karşılaşmıyor muyuz hepimiz?

Kişilerin özüne inmeden, kişiliklerine bile sıra gelmeden, en acımasız eleştirileri veya en yanlış yüceltmeleri konduranlar bizler değil miyiz?

Bir insanı, işsiz, başarısız, suratsız, çirkin vs şekilde aşağılamak veya zengin, başarılı, mutlu, güzel olmalarına bakarak yüceltmek, aynı hastalıklı önyargılarımızın tezahürü değil mi?

Bugün işsiz olanın yarın milyarder, bugün asık suratlı olanın yarın neşeli, bugün çirkin sanılanın zamanla güzel olmayacağından, hangi temellere dayanarak emin olabiliyoruz?

Hem bunlara dayanarak insani ilişkilerini düzenleyenlerin, ani değişimlerde nasıl da şapşallaştıklarını, bireysel iletişimlerini bir çizgiye oturtamadıkları için nasıl sevimsiz görüldüklerini bile bile; nasıl oluyor da ön yargılarımızın boyunduruğundan sıyrılamıyoruz?

Herhalde bütün bunlar, kendimizi olduğumuzdan çok daha yukarılarda görmemize sebep olan büyüklenme arzumuzun sonucu.

Hiçbir şeyi tayin etme, yönetme, yok etme gücümüzün olmadığı bir dünyada, bu külhanbeyi tavırlarımızın başka bir anlamı olabilir mi?

Bugünün işsizi yarının patronu, bugünün mutsuzu yarının en mutlusu, bugünün aşağılananı yarının el üstünde tutulanı olacak.

Yani, “Her kemâlin bir zevâli, her zevâlin bir kemâli var.”

Yarın, bugün başkalarına yaptıklarınızdan utanmak istemiyorsanız; bugün utanılacak iş yapmayacaksınız.

Sıradan insanlar gibi yok olmak istemiyorsanız, sıradan insanlar gibi davranmayacaksınız.

Yarın ağlamak istemiyorsanız, hiç kusura bakmayın, bugün kimseyi ağlatmayacaksınız.

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...