Beyninizin Unut Dediği
Hafızamdaki bazı telefon ve doğum günlerini, özel durumları, toplantıları unutabildiğim bir çağda yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Hepsini bir adres defterine ve hatırlatma uygulamasına kaydettim gitti. Ama ben bu alanları her gün son araştırmalarla ilgili bilgilerle, haber bültenleri ve günün olaylarıyla kolaylıkla doldurabiliyorum -eğer zihnim depolama sürücüsü olsaydı (hard disk gibi) kapasiteyi doldurmaya yaklaşabilirdim. Neyse ki beyinlerimiz, The Conversation‘daki makalelerindeki nörologlar Fiona Kumfor ve Sicong Tu‘nun bahsettikleri gibi göre oldukça adapte olabilir yapıda.
Kumfor ve Tu şöyle yazıyor: Beyinlerimiz adapte olabilir ve yeni bilgileri kaydedebilmek için eskilerini atabilir. Eski bilgileri unutmak korkutucu görünebilir ama Kumfor ve Tu uygun bilginin geri çağrıldığında araya girebileceğinin garantisini okuyucuya veriyor. Hafızamız halihazırda bildiğimiz şeylerle ilgili yeni bilgiler geldiğinde, eskileri dışarı atar.
“Burası önemli” diye yazıyor Kumfor ve Tu, çünkü hafızamızdakilere benzer bilgiler, mevcut bilgiye daha çok engel olurlar ve hafızayı kalabalıklaştıran esas yük bunlardır.
Diyelim ki banka kartınız için yeni bir şifreniz var. Yeni olanı hatırlamaya çalışırsanız, eski şifre unutulup gitmeye başlar. Şifrenizi düşündüğünüzde, eski numaranın yenisiyle beraber zihninize geldiğini bir düşünün. Berbat olmaz mıydı? İşte bu yüzden, beyin süzgecimiz, prefrontal korteks (biz buna ön beyin diyoruz), özgül ve uygun bilgiyi işlemek ve çağırmak için uzun süreli hafıza merkezi hipokampus ile birlikte çalışır.
Yeni ama benzer bilgileri öğrenmeye çalıştığınızda görev alan hafızanın bu türü özellikle müdahaleye duyarlıdır.
Hayatlarındaki her günü hatırlayan ve asla unutmayan “farklı” insanlar vardır. Acaba hafıza bankaları her günün detaylı kayıtlarıyla dolan bu insanlara ne oluyor peki? Kumfor ve Tu bunun oldukça büyük bir yük oluşturabileceğini yazıyor. Bu unutmama hastalığı (Hipertimezi), fikir üretmede çeşitli zorlukları da beraberinde getiriyor. “Sürekli geçmişte yaşamak ve hafızalarındakini yakalamaya çalışmak, şimdi ve gelecekle ilgili olanları düşünmeyi zorlaştırıyor.”
Artık işimize yaramayacak biligileri dışarı atmanın bir yolu olmasaydı, zihinlerimiz çok öncesinde dolardı ve bugün hiçbir şey öğrenemez, belki de hiçbir şey yapamaz hale gelirdik.