İşlenmeyen Bir Suça İkna Edilmek Mümkün mü?
“İşlenmeyen bir suça ikna edilmek mümkün mü?” Cevabı, hukuk pratiğimiz için çok önemli olan bu sorunun üzerinde bugüne kadar yeterince durulmadığını söylemek yanlış olmaz. Hemen her zaman, bir kişinin “suçunu itiraf etmesini” en kuvvetli delil olarak görüyoruz. Peki gerçekten böyle mi? İnsanlar, yapmadıkları şeyleri yaptıklarına inandırılabilirler mi?
Cevabı, şaşırtıcı bir şekilde evet. Detayı yazımızda…
Psychological Science dergisinde yayınlanan bir araştırma, bahsettiğimiz soruya cevap aramış.
Araştırmacılar, katılımcıların %70‘ini hiç aslı olmayan suçları – hırsızlık, saldırı hatta silahlı saldırı- işlediklerine ikna etmişler. İsterseniz araştırmaya bir göz gezdirelim ve biraz detay verelim:
91 katılımcıdan 70’i, 11 ve 14 yaşları arasında en az bir kez yoğun duygusal bir tecrübe yaşamış kişilerdi. Katılımcıların hiç biri araştırmacıların senaryolaştırdığı cezai suçu işlememişlerdi ve katılımcılar o güne kadar hiç polis karşısına çıkmamışlardı.
Şartları taşıyan katılımcılar, haftada bir olmak üzere üç görüşmeden oluşan sonraki aşamaya geçtiler. İlk görüşmeden önce katılımcılar, cezai olan ve olmayan suçlar arasında rastgele dağıtıldılar. Cezai suç grubuna alınan katılımcılara, ailelerinin araştırmacılara polisin de dahil olduğu bir suç işlediklerini söyledikleri anlatıldı. Üçte birine saldırı, diğer üçte birine silahla saldırı, geriye kalanlarına ise hırsızlık suçlarını işledikleri söylendi.
Cezai suç olmayan gruptakilerde ise durum şöyleydi: Katılımcılara geçmişte yoğun bir duygusal olay yaşadıkları söylendi. Üçte birine kendilerini yaraladıkları, üçte birine köpek tarafından saldırıya uğradıkları, geriye kalanlara ise büyük miktarda para kaybettikleri ve aileleriyle problemler yaşadıkları anlatıldı.
Katılımcıların aileleriyle olayla ilgili konuşmaları yasaklandı.
Psikolojide, görüşmelerde yanlış itirafları elde etmek için kullanılan tekniklerle görüşmeler başladı.
İlk görüşmede araştırmacılar, katılımcılara “yaşadıkları” olayı zaman örgüsüyle anlatacaklarını söylediler. Önce ailelerden alınan bilgilere göre gerçekten yaşanan olay anlatıldı. Ancak devamında, aslında olmayan suç senaryoları anlatıldı. Beklediğimiz gibi, ilk görüşmede katılımcılar gerçekten yaşanan olayları hatırladılar. “Uydurulan” kısmını ise hatırlamadılar.
İkinci ve üçüncü görüşmelerde ise her şey değişti!
Çalışmanın sonunda şaşılacak oranda katılımcı, araştırmacıların anlattıkları suçları yaptıklarına inanmakla kalmayıp, bunu gerçekten yapmış gibi hatırladılar ve gözlerinde canlandırmayı bile başardılar!
Araştırmacılar, çalışma boyunca, araştırmanın amacının hafızayı geri getirme yöntemlerini geliştirmek olduğunu söylediler. Yine, çoğu insanın yeterince uğraşarak unuttuklarını yeniden hatırlayabileceği telkin edildi. Katılımcılardan, anlatılanları her akşam evde denemeleri ve gözlerinde canlandırmaları istendi.
Görüşmelerde araştırmacılar zahiren kesin kanıtlar kullandılar. Mesela “Ailenin dediğine göre…”.
Ayrıca şu gibi örnekler vererek de baskı uyguladılar “Çoğu insan yeterince uğraşırsa, unuttukları anılarını tekrar hatırlayabilir.”
Çoğunlukla, “Ailenin anlattığı gibi…” diye başlayan konuşma, “Sana daha fazla detay veremem. Senin anlatman gerekir.” şeklinde sürdürüldü.
Katılımcılar sahte anıyı hatırlayamadıklarında ise, “Sorun yok. Çoğu insan ilk başta bazı olaylar üzerinde çok uğraşıp düşünseler bile tamamen hatırlayamazlar.” diyerek hayal kırıklığına uğramış gibi yaptılar.
Sonuç: İnsanların işlemedikleri suça ikna edilmelerinin mümkün olduğu, hatta çoğu zaman yapılabildiği anlaşıldı!
Peki, ne önemi var?
Bu çalışma, araştırmacıların yanlış hatıralar üzerinde yaptıkları ilk çalışma değil. Ama ilk defa, suç olarak kabul edilen bir hatıranın insana kabul ettirilebildiği gösterilmiş oldu. Üstelik genellikle önceki çalışmalar, yaşamın ilk yıllarında yaşanan olaylara odaklanırken; bu çalışmada katılımcılar olayların erken ergenlik döneminde yaşandığına ikna edilebildiler.
ABD’de DNA testleriyle yanlış olduğu anlaşılan “suçların” %30‘unun; yanlış itiraflara ve polislere verilen ifadelere dayanarak “ispatlandığı” biliniyor.
Bunların çoğunun, dünyanın hemen her yerinde polislerin suçları itiraf ettirmek için kullandıkları Reid Sorgulama Tekniği yüzünden olduğu biliniyor.
Acaba dünya genelinde; hapishanelerde, hiç bir zaman işlemedikleri suçları işlediklerini sanarak yatan kaç mahkum var?
Yazı Fotoğrafı: 1975’te işlemediği bir suç yüzünden hapse atılan, 27 yıl sonra suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakılan Kwame Ajamu. Bugün 56 yaşında. Şahitlerden birinin, o tarihte polisin kendisini olmamış bir şeye ikna ettiğini söylemesiyle başladı kurtulma süreci. Tanıdık geldi mi?