Kandiller ve Babaannem

Kandiller ve Babaannem

Babaannem Osmanlı kadınıydı. Güçlü karakterliydi. Sevecen, cömert ve yardımseverdi. Kriz yönetiminde uzmandı.

İstanbul’a komşu bir ilin ilçesinde geçti çocukluğum. Yıllarca “geniş aile” olarak yaşadık. Sonraları da altlı üstlü oturduk babaannem ve dedemle.

Dedem ondaki potansiyeli görmüş olacak ki, para konusunda onun görüşüne önem verirdi. Başka bir çok konuda olduğu gibi.

Babaannem hamarat bir kadındı. Sabah yedi civarında kalkardı. Saat dokuz – on civarı çamaşırlar yıkanmış, asılmış, ocağın üzerinden mis gibi yemek kokuları geliyor olurdu.

O zamanın insanları daha bir planlı programlılardı zaten. Şimdi aramızda kaç aile var, akşam yemeği saatini tam olarak bilen?

Küçük doğmuş bebekleri pamuklara sarar, besler, yıkanmalarına yardım eder, koşturur dururdu onlar için.

Örgüde de mahirdi. Annesinin kucağında gördüğü bir çocuğun kazağının modelini hemen anlar, eve gelir aynısını örerdi.

Hastaların doktora ulaşmasında da çok yardımcı olurdu.

Babaannem çok cömert bir kadındı. Ay sonlarında komşularına borç verirdi. Onlar da aybaşlarında geri öderlerdi.

Her kandilde mis gibi kokan tatlılar yapar, bizim ellerimize tutuştururdu dağıtmamız için. Biz de akrabalara, komşulara dağıtırdık. Dualarını alırdı onların.

Bugün de kandil olunca, sanki o günlere gittim. Rahmetli babaannemin irmik helvasının mis kokusunu duyar gibi oldum.

Eminim onların çok faydası oldu öteki dünyada.

Nur içinde yat babaanneciğim.

Kandiliniz mubarek olsun.

Sevebilirsin...