Yitik Sanatçı: Pierre Brassau
1964 yılında, İsveç’in Göteborg şehrinde, ismi duyulmamış bir Fransız ressamın tabloları sergilenir. Sergide 4 yenilikçi eseri yer alan bu yitik sanatçının adı, Pierre Brassau’dur.
Pierre Brassau’nun tabloları, sanat camiasında şaşkınlıkla ve hayranlıkla karşılanır. Pek çok eleştirmen, böylesine güçlü bir sanatçının adını nasıl olup da daha önce duymadıklarını kara kara düşünmeye başlarlar. İsveç gazetelerinde, günlerce sanatçı hakkında köşe yazıları yayınlanır. Hatta Posten isimli sabah gazetesinde, Rolf Anderberg, sanatçının çalışmalarını şöyle yorumlayacaktır:
“Brassau, güçlü fırça darbeleriyle ve daha da önemlisi açık bir kararlılıkla boyuyor. Fırça darbeleri, öfkeli bir müşkülpesentlikle kıvrılıyor.”
Bütün kargaşayı ve heyecanı, keyifle takip eden birisi vardır: Åke “Dacke” Axelsson isimli bir muhabir. Axelsson, Brassau’nun tablolarını sergileyen kişidir ve ressamla ilgili olumlu eleştirileri her duyduğunda, içinden haykırarak gülmek gelmesine rağmen, bir şekilde kendisini tutabilmektedir.
Ancak onca hayranının arasında, Brassau’nun çalışmasını beğenmeyen bir eleştirmen de çıkar ve “Yalnızca bir maymun bunu yapmış olabilir” diye konuşur.
Axelsson, gülümseyerek başını sallar. Çünkü eleştirmen, belki de ilk defa bir eleştirisinde bu kadar isabet elde etmiştir.
Evet, Pierre Brassau, gerçekten bir maymundur. Daha detaylandırmak gerekirse, Batı Afrika’dan gelme “Peter” isimli 4 yaşında bir maymundur ve İsveç’in Boras Hayvanat Bahçesi’nde ikamet etmektedir.
Peki nereden çıkmıştır bu hikaye?
Her şey, Axelsson’ın, sanat eleştirmenlerinin bol kepçeden attıklarını ve yenilikçi bir modern sanat eseri ile bir maymunun çizimleri arasında fark bulamayacaklarını iddia etmesiyle başlar.
Axelsson, pek çok kişinin düşündüğü bu iddiasını, ispatlamak ister. Hem bu iddiasını ispatlayabilirse, daha meşhur olabilecektir.
Gider, Peter’ın 17 yaşındaki bakıcısını, maymuna boya ve fırça vermesi için ikna eder. Boyalar ve fırça kafese bırakılır ve Axelsson olacakları merakla seyretmeye koyulur.
İlk bir kaç deneme başarısızlıkla sonuçlanır. Görünüşe göre Peter, kendisine verilen boyalarla tuvali boyamak yerine, boyaları yemeyi tercih etmektedir. Özellikle Kobalt Mavisinin ekşi tadından büyük keyif alır.
Ancak harcanan bir kaç kutu boya ve parçalanan bir kaç tuvalden sonra, midesine indirdiği boyaların etkisiyle midir bilinmez, Peter’ın içindeki sanatçı (!) kişiliği ön plana çıkar. Fırçasını boya kutularına daldırmaya ve tuvalleri değişik şekillerle boyamaya başlar. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, çalışmalarında ağırlıkla kullandığı renk Kobalt Mavisi olur.
Peter’ın yorulmak bilmeden yaptığı çalışmalardan dördünü seçen Axelsson, bu tabloların, yakın zamanda açılacak bir sergide sergilenmesi için bir galeriyle anlaşır.
Öyle de olur ve yukarıda bahsettiğimiz gibi, tablolar çok ses getirir. Ancak, bu tabloların bir maymun tarafından boyandığı ortaya çıktığında, yukarıda eleştirisine yer verdiğimiz Rolf Anderberg, erkekliğe leke sürdürmez, bu çalışmaların yine de sergideki en başarılı çalışmalar olduğunu söylemeyi sürdürür.
Bir koleksiyoncu, Peter’ın çalışmalarından birini o günün parasıyla 90 dolara (Bugün 600 küsür dolar eder) satın alır.
1969 yılında, yitik sanatçı Pierre Brassau, ya da yakınlarının deyimiyle Peter, İngiltere’nin Chester Hayvanat Bahçesi’ne nakledilir ve ömrünün geri kalanını orada geçirir.
Peter’ın hikayesi 21 Şubat 1964’te Time dergisinde de yayınlanır.