Asansörü Biz Bulsaydık
*Bir kere asansörü çağırmak için ‘aşağı’ ve ‘yukarı’ iki tane düğme asla olmazdı. Tek düğme olurdu. (“Neden ki?” diyenler, iki düğmeye birden basmaya devam etsinler)
*Asansör soru sorar, fikir beyanında bulunurdu:
-Hangi kata?
-Niye?
-Kimi göreceksin?
-Randevun var mı?
-Şimdi girme çok sinirli.
-Onlar taşındı.
-Bu akşamki onuncu misafir. Yuh yani!
-Ben seni 7’ye bırakayım. Sen sonra bi kat inersin.
*…ve ihtimal dahilindeki diyaloglar:
-Kaç kilosun?
-70
-Binemezsin kardeşim. Hemen in!
-Niye?!
-Bu asansör, 75 kilodan 4 kişi taşır.
-Ee.. Ben napacağım?
-Git kilo al öyle. Yürü! Bak hâlâ duruyo. Yürüsene!
*…ve başka bir diyalog:
-Efenim arzu ettiğiniz kata gelmiş bulunmaktayım.
-Ee.. Kapı açılmıyor.
-Açılmaz tabii..
-Öff asansör aç şu kapıyı, işimiz-gücümüz var.
-Yok ya.. Yemesler olum. Biz iş yapmıyos sanki.
-Yav aç şu kapıyı!.. Açsana..
-Gör bizi, gönderelim sizi..
*…ve farklı bir diyalog daha:
-Pişşt asansör.. Ben en üst kata basıyorum. Sen buna rağmen önce garaja uğrayıp öyle çıkıyorsun. Ne iş?
-Asansör töresi be bilader. Sizin hiç mi geleneğiniz göreneğiniz yok..
*…ve bir başka diyalog:
-Asansör bey evladım..
-Buyur teyze. Bir şey mi istemiştin.
-Benim şu bohçayı kapıcı Sinan efendiye verir misin?
-Ya teyze emir baş üstü ama ben sadece insan ‘transporting’i yapıyorum yani.
-Efendim?
-Yok bişi teyze. Kim demiştin?
*…ve başka bir diyalog:
-Hoop hop. Napıyosun be? Lavabo mu sandın burayı hırt?
-Ha ne kim konuştu?
-Ben. Üstüne tükürdüğün yerde seyehat ettiğin mekan. Asansör ülen.
-Ama ama nasıl olur?
-Basbayağı olur. Sil bakiim şunu.
Eh bu kadar yeter…