Salgınlara karşı yeni silah: Flu Trends

Salgınlara karşı yeni silah: Flu Trends

Dünyanın her hangi bir yerinde, önemli bir hastalığın patlak verdiğini düşünün. Bütün dünyanın bu durumdan haberdar olması ne kadar zaman alır? Belki bir gün, belki bir ay, belki bir hafta…

Geçtiğimiz yıllarda kuş gribinde olduğu gibi, hastalığın ortaya çıktığı ülke durumu gizlemeye çalışıyorsa, belki de çok daha fazla.

Bir bulaşıcı hastalığın ortaya çıkmasının ardından geçen sürenin, salgınların kontrolünde hayati öneme sahip olduğunu biliyoruz.

Çünkü salgınlar, bir dağın en yüksek noktasından aşağıya doğru yuvarlanmaya başlayan bir kar topu gibi, zaman geçtikçe katlanarak büyüyorlar.

Öyle bir noktaya geliniyor ki, salgını kontrol edebilmemiz imkansızlaşıyor.

Bu noktada hastalığın temel özellikleri ön plana çıkıyor. Hastalığın kuluçka süresi, coğrafi koşullar, iklim şartları, nüfus yoğunluğu gibi yığınla parametreden etkilenen salgınlar, bir şekilde ortadan kayboluyorlar.

Ancak, dağdan aşağıya yuvarlanan bir kar topunun gerisinde bıraktığı izler gibi; geride, izlerini bırakıyorlar.

1918’deki İspanyol Gribi‘nde olduğu gibi 40 milyon kişinin ölümüne yol açabiliyor; cüzzam, çiçek, çocuk felci salgınları gibi ömür boyu silinmeyecek izlere yol açabiliyorlar.

Halbuki, salgınları erkenden fark edebilsek, daha başlangıçta, hasta sayısı henüz çok az iken; duruma müdahale edebiliriz.

Peki, bir salgının ortaya çıktığını fark edebilmemiz için ne gerekiyor?

Öncelikle, sağlık personelinin bölgede bulunması gerekiyor. Ancak bu yeterli olmuyor. Farklı bölgelerdeki sağlık personelinden gelecek hasta sayısı raporlarını toplayıp değerlendirebilecek ara merkezlerin olması gerekiyor.

Ancak bu ara merkezlerin, gelen verileri toplayıp değerlendirebilmeleri; ABD gibi sistemin tam olarak yerleştiği ülkelerde bile, 1-2 hafta gibi bir gecikmeyle mümkün olabiliyor.

Kolayca anlayabileceğiniz gibi, 1-2 hafta bile, salgınlar için kabul edilemeyecek bir süre.

Bu noktadan daha ileriye geçilmesi gerekiyor.

Sokak tabiriyle “Hangi devirde yaşıyoruz?”, internet üzerinden her tip bilginin paylaşımı mümkün olabiliyorken; internetin bu alanda kullanılmıyor olması garip kaçıyor.

Bu düşünceler içindeyken, muhtemelen çoğumuzun daha önce haberdar olmadığı bir projeyle karşılaştık.

Google’ın bir nevi sosyal sorumluluk çalışması olan Google.org da, bizim gibi düşünmüş olacak ki, Google Flu Trends web sayfasını yayına sokmuş. Sayfanın hazırlanmasının ardındaki hikaye şu:

ABD’deki U.S. Centers for Disease Control and Prevention (CDC) kuruluşu,  1500 doktordan toplanan verileri bir araya getirerek, grip hastalığının ABD’deki yayılımını araştırıyor. 16 milyonu aşkın hastadan elde edilen bu verilere göre, hastalığın yayılımı hakkında bilgiler ediniliyor. Bu bilgiler internette de yayınlanıyor.

Ancak CDC’nin elde ettiği sonuçlar, 1-2 hafta kadar gecikmeli oluyor.

Elbette ABD’de gribe yakalananların bir çoğunu internet kullanıcıları oluşturuyor. Çoğu internet kullanıcısı ise, arama motoru olarak Google’dan yararlanıyor.

Google, bu gerçeklerden yola çıkarak bir soru soruyor: “Acaba, Google’da yapılan aramaların griple ilgili olanlarını süzerek istatistikler elde etsek, CDC’nin istatistiklerine benzer sonuçlar elde edebilir miyiz?”

Elbette, hangi kelime gruplarının süzme işleminde dikkate alınacağı, büyük önem arz ediyor. Mesela ilk başta aklımıza gelebilecek grip kelimesi, genel kullanımı olabilecek bir kelime ve bu kelimeyle arama yapan herkesin gribe yakalanmış olduğunu düşünmek anlamsız kaçıyor.

Neticede belli arama kalıpları seçiliyor (Hangilerinin seçildiğini bilmiyoruz), belli bir protokol oluşturuluyor ve istatistik değerleri elde ediliyor.

2004-2008 yılları arasında gribin yaygınlığıyla ilgii hazırlanmış CDC grafiklerinin üzerine, Google’ın elde ettiği grafik yerleştiriliyor. Sonuç: Oldukça tatmin edici. Grafikler, neredeyse tamamen örtüşüyorlar.

Bu, oldukça önemli bir gelişme. Zira Google’ın, gribin yaygınlığıyla ilgili özel bir araştırma yapması veya doktorlardan gelecek verileri beklemesi gerekmiyor. Bilgisayar ortamında, çok daha kısa sürelerde veriler yorumlanıyor ve elde edilen grafikler günlük olarak yayınlanıyor.

ABD’nin tamamına ait grip yaygınlık grafiği görülebileceği gibi, eyaletlere ait grafikler de görülebiliyor.

Google’ın bu çalışmasından elde edilen sonuçlar, Nature dergisinde de yayınlanmış.

Sadece ABD’ye ait grip yaygınlığı sonuçlarını gösteriyor olsa da; Google’ın bu çalışması, internetin hastalıkların önüne geçmede bize ne kadar yardımcı olabileceğini gösteren en çarpıcı örnek olarak karşımızda duruyor.

Anlaşılan o ki, ilerleyen yıllarda salgınlara karşı elimizdeki en güçlü silahlardan biri, internet olacak.

İnternet denilen şu mereti, buna benzer avantajları sebebiyle çok seviyorum.

Sevebilirsin...