Tatilde nereye gitmeli?
Tatilden döndüm ve döndüğüm gibi de tatile çıkmamış olup da, önümüzdeki günlerde tatile çıkmayı düşünenler için bazı tavsiyelerimi kaleme aldım. Tatilden dönmüşseniz, gelecek yıl için tavsiye olarak da alabilirsiniz söyleyeceklerimi.
Yazın pek çok insan tatile çıkar. Okulların tatil olması, havaların tatile elverişli olması, iş yoğunluğunun azalması gibi sebeplerle yıllık izinlerimizi genelde yaz mevsiminde kullanırız. Yine pek çoğumuz, tatil için Akdeniz-Ege sahillerimize gideriz. Herkesin beğendiği bir yer vardır sahillerimizde ve nedense istisnasız her yıl oraya gider.
Aynı hava, aynı su, aynı evler, aynı insanlar… Bu “adet” olmuş alışkanlığı nasıl tatil olarak isimlendirdiklerini bir türlü anlayamam. Tatil dediğiniz yeni yerler görmek, yeni tatlar keşfetmek değil midir? Hiç gitmediğimiz yerlere gitmek, görmediğimiz yerleri görmek değilse tatil, nedir sahi?
İkamet ettiğimiz şehirde sıcaklık 35oC’yken, gidilen sahillerde 40-45oC’ye ulaştığına göre, sıcaklardan kaçıldığı söylenemez? Nem mi? Yine sahillerde elbette daha fazladır.
Üstelik sahillerde tatil pahalıya patlar, bütçesini aşanlar kredi kartına taksit yaptırıp gelecek tatile kadar borç öderler bazen.
Bunları söylediğimde, belli bir tatil mekanına alışmış arkadaşlarım hemen itiraz ediyorlar, “Sen dilinin altındaki baklayı çıkar hele!” diyorlar. Herhalde benim beğendiğim tatil tarzını merak ettiklerinden değil de, karşı saldırıya geçmek istediklerinden soruyorlar bunu.
Ben de hemen söylüyorum: “Anadolu’yu gezin” diyorum. Kimisi “Peh ben de ucuz bir tatil yeri söyleyeceksin sandım” deyip uzaklaşıyor, kimisi “Senin gibisinden de ancak bu beklenir” diyerek aklınca gezi tutkuma laf söylüyor. Ancak küçük bir kısmı durup dinliyor. Ben de devam ediyorum:
“Yeşil desen binbir tonu Anadolu’da, hani memleketim diye söylemiyorum doğal güzelliklerini saymakla bitiremezsin.
Tansiyonun mu var? Ne işin var o sıcakta, o nemde sahillerde? Karasal iklime bir çık, bak nasıl rahatlayacaksın.
Sakinlik arayıp da sahillere gidiyorsan baştan kaybetmişsin. Bütün Türkiye orada, senin milletin gitmediği bir yere gitmen gerekmez mi?”
Bu şekilde sürüp gidiyor sözlerim. Sözümü doğru bulanlar oluyor elbette ama çoğunun eski alışkanlıklarına devam ettiklerini görüyorum.
“Sen tatilde nereye gittin?” diye soranlara söyleyeyim: Aynen tavsiye etiiğim gibi Anadolu’nun görmediğim yerlerine gittim yine. Nerede bir köy yolu, nerede bir “… Gölü’ne gider” tabelası gördüysem takip ettim. Bazen köy kahvelerinde oturup yaşlılarla dertleştim, bazen dere kenarlarında bağdaş kurup dinlendim.
Bol bol fotoğraf çektim. Tarihin bir döneminden beri hiç bozulmamış gibi duran köyler-kasabalar keşfettim. İşin garibi ne biliyor musunuz? Turist rehberlerinde asla bulamayacağınız bu yerlerde, ellerinde fotoğraf makineleriyle binaları hayran hayran seyreden yabancı turistlere rastladım.
“Yerli” turistler oradalar mıydı? Hayır, orada değillerdi.
Sırtlarını bronzlaştırmakla fazla meşgullerdi sanırım. Oralara gelemediler.
Birisi çıkar da, Hollywood filmlerinin bünyesine yaptığı etkiyle “Amerika’nın tabiat güzelliklerinin, Avrupa’nın yemyeşil ormanlarının falan bizde olmadığını” söylerse, hemen susturun.
Çünkü bizde alası var.
Gidip görmeyenler bilemiyorlar sadece, hepsi bu.