Tercüme yazı, “beleş yazı” mıdır?

Tercüme yazı, “beleş yazı” mıdır?

“Genelde Türk bloglarına bakıldığında, içerik üretmekten çok, içerik kopyaladıkları veya içerik tercüme ettikleri görülüyor.”

– İmza: Blog Düşünürü

Yukarıdaki cümleye benzer ifadeleri, mutlaka bir yerlerde okudunuz. Özellikle web sitelerinin yorum bölümlerinde, biraz da site sahibine piyaz yapma amacıyla, buna benzer saptamalar yapılıyor son zamanlarda.

Uzun zamandır, web’in gelişimini takip ediyoruz. Türk blog dünyası emekleme aşamasındayken, bu akıma ortak olduğumuz için; blogların gelişimini çok daha sıkı takip edebildik.

Geçen 5-6 yıl içerisinde, baş döndürücü bir hızla artan blog sayısı dışında, blog aleminde bir gelişme oldu mu?

Bizce, oldu.

“Sağdan soldan bağlantılar” vererek yola çıkan Türk blogları, içerik üretecek, web’in en başarılı yazılarını tercüme ederek Türkçe’ye kazandıracak hale geldiler.

Türk blog dünyası, belli bir kimlik kazanmaya başladı böylece.

Bu noktada, şunu hatırlatmakta yarar var: Türçe blogların bazıları, hala içerik hırsızlığı olarak adlandırılabilecek aktivitelerde bulunuyor veya birbirinin kopyası, gereksiz içeriklere yer veriyor.

Bunun savunulabilecek bir tarafı yok. Büyük blog, küçük blog gibi anlamsız kavramlarla da ilgisi yok.

Büyüğü, küçüğü, çok ziyaretçi alanı, az ziyaretçi vereni; bütün içerik hırsızlarına aynı gözle bakmak gerekiyor.

Ancak bu durum, akıllarımızda, Türk blog dünyasının geride kaldığı veya tümüyle yararsız olduğu anlamını uyandırmamalı.

Bugün, gerçekten kaliteli içerik yazıları hazırlayan bazı web siteleri var. Hak ettiği kadar ziyaretçi alanı da, almayanı da; kaliteli yazıları sebebiyle tebrik edilmeyi hak ediyor bu sitelerin.

Bazen, “Ah şu yazıyı biz daha önce fark etseydik de tercüme etseydik!” dediğimiz tercüme yazılarıyla karşılaşıyoruz Türk blog dünyasında.

Eminiz, diğer blog sitelerinin yazarları da; bazen aynı düşünceleri, bizim tercüme ettiğimiz bazı yazılar için düşünüyorlar.

Eskiden bunlar yoktu.

Elinde daha iyi imkanlar olduğu için bir adım önde başlamış olanların garip geyiklerinden ibaret gibiydi blog dünyası. Bloglar, iyi olmakla değil; ilk olmakla, çok okunmakla övünüyorlardı. Ancak başka tercih şansı olmadığı için okunduklarını anlayamıyorlardı.

Yıllar geçtikçe blog sayısı arttı ve okuyucular yeni sitelere yönlendiler.

Hepinizin zaten bildiği bu gelişmelerden neden mi bahsediyorum?

Yazının girişindeki saçma ifade tarzını son günlerde çok fazla görmeye başladığımdan…

İçerik hırsızlığı ile yazı tercüme etmeyi birbirinden ayrı göremeyen zihniyetten rahatsız olduğumdan…

Yabancı dilde yazılmış bir yazıyı tercüme etmenin iki faydası olduğuna inanıyorum:

1) Zaten başka bir dilde popüler olmuş başarılı bir yazı tercüme edilerek, yazının içerdiği bilgiler Türkçe’ye kazandırılmış olabiliyor. Böylece ilgili yabancı dili bilemeyen okuyucular da bu bilgilerden faydalanabiliyor.

2) Her blog yazarı, çevirdiği yazılarda ister istemez kendi tarzını yansıttığı için (bkz. Tercüme Edilemeyen Kelimeler); tercüme edilen yazılar, Türkçe’ye has, yazarın kaleminden çıkmışcasına bir tada bürünebiliyorlar.

Bu iki faydasından dolayı, iyi yazıların tercüme edilerek Türkçe’ye tercüme edilmesini Opereysin.com olarak destekliyoruz.

Kişisel olarak; Türkçe’ye tercüme edilmiş bir yazıyı, öncelikle tercümesinden okumayı yeğliyorum.

Üstelik bazen, orijinali gayet ağdalı veya bozuk bir İngilizce ile kaleme alınmış yazıların; ehil ellerde nasıl duru bir Türkçe’yle buluşabildiğine şahit oluyorum.

Bu sebepleri göz önünde bulundurduğunuzda; kolaylıkla, tercüme yazının, beleş yazı demek olmadığını anlayabilirsiniz.

Tercümenin, yazı yazmak kadar zor bir iş olduğunu; hatırlatmama bile gerek yok zaten.

Peki yukarıdaki zihniyet, nasıl oluyor da pek çok blog yorumunda karşımıza çıkabiliyor?

Benim, kendime göre, bazı fikirlerim var bununla ilgili. Hani hepsini söylemeyeyim ama, ikisini buraya yazayım.

Birinci fikrim şu: Bazı blog yorumcuları, takip ettikleri bazı blogların müdavimleri haline geldiklerinden, her fırsatta ilgili blogları övme telaşı içerisine giriyorlar. Tercüme yazı yayınlamayan, bunun yerine tamamına yakını “tercüme kokan” bilgileri tercüme değillermişcesine yutturmayı başarabilen bloglarda daha sık rastlıyorum böyle yorumlara. Bu da fikrimi kuvvetlendiriyor.

İkinci fikrim ise, bu blog yorumcularının İngilizce’ye ileri derecede hakim kişiler oldukları ve bu sebeple yazıların Türkçe’ye tercüme edilmesini abes buldukları yönünde.

Oxford’s English Faculty mezunu oldukları için, İngilizce’yi ana dilleri gibi biliyor, önlerine çıkan yazının dilini bile ayırt etmeden yazıyı okuyabiliyorlar. Herhalde Türkçe Wikipedia’yı da anlamsız buluyorlar.

Kafama birinci fikir daha çok yatıyor ama, soran olursa ikinci fikri savunduğumu söylersiniz.

Blog yorumcularıyla aramız bozulmasın.

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...