Dünya Nüfusu
Şu an 7 milyardan daha fazla insan ile aynı gezegeni paylaşıyoruz. 1987 yılında 5 milyara, 1999 yılında ise 6 milyara ulaşmıştık. Bu hızla gittiğimiz takdirde bundan 50 yıl sonra bu gezegende adam akıllı yaşama ihtimalimiz yok. Bunu bilmek için ise İstanbul’da yaşamak yeterli. Bu nüfusun 1,5 katıyla çarpıldığını düşünelim, imkanı yok ki mutlu olamayız. Dolayısıyla, biraz araştırmak istedim. Dünya nüfusu nereye gidiyor, gerçekten de böyle lineer bir şekilde artacak mı? Yoksa bunun gerçekten de bir sonu var mı?
İnternet’te genel bir pesimizm hakim, dolayısıyla rasyonel bir bilgiye ulaşmak için Google’a yazmaktan ziyade eğitimli insanların görüşüne ihtiyaç var. Ben de öyle yaptım ve bu konuda ne dediğini bilen bir adam ile karşılaştım: Hans Rosling. Kendisi hem bir tıp doktoru hem de istatistik bilimini sanat gibi uygulamaya döküyor. Konuşmalarının hepsini buradan izlemenizi tavsiye ederim, ama üşenenler için çok basit bağlamda özetleyeceğim.
Ağırlıklı olarak 1960’dan bugüne kişi başına düşen milli gelir, çocuk ölümleri, ortalama yaşam uzunluğu gibi ölçüleri ülke ve kıta bazında incelemiş ve birbirleri ile korelasyonlarını ve bunların yıllar içerisindeki değişimini gözlemiş. Temel gözlemlerden biri şu: Yıllar geçtikçe bütün toplumlar daha sağlıklı bir hal alıyor, ayrıca eğitim seviyesi de yükseldikçe daha geri kalmış toplumlarda kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı 7-8 civarlarından 2-3’e doğru geriliyor. Tabi bu “gelişmiş” ülkeler diye hitap ettiğimiz ülkelerde geçerli. Şu an için Afrika’da bu yüksek doğum oranı hala geçerli ama durum diğer ülkelere benzer bir trende oturacak gibi gözüküyor.
Durum böyle olunca, her ailenin 2-3 çocuğa sahip olmasını sabit nüfusa yakın bir durum olarak düşünürsek; nüfusun bir noktada sabitleneceği düşünülüyor. Bu sayıyı da 9-10 milyar arası bir rakam olarak görüyor Hans Rosling. Tabi ben burada çok özet ve basit bir şekilde yazdım kendisi bunu bir çok TED konuşmasında olayın farklı farklı boyutlarını ele alarak gösteriyor. Örnek vermek gerekirse bir temellendirme şu yönde: Kadınların artık daha geç yaşlarda evlilik yapmaları, daha uzun süre eğitim almaları ve çalışan kadın oranının artması doğum oranını azaltıyormuş.
Körü körüne tonlarca yorum saçmanın hakim trend olduğu bir çağda; mantıklı açıklamalar ve devamında gelen rasyonel tahminler şahsen ilgimi çekiyor. Kendisinin bütün videolarını izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.