Ergenlikte Spor ve Şiddet
Biz 300 defa eğitim sistemimizle oynayarak sistemi yalama ederken, elalem boş durmuyor, okul çağı çocuklarının şiddete yönelimlerinin sebeplerini araştıran çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalardan Derek A. Kreager‘ın American Sociological Review’da yayınlanan “Gereksiz Sertlik? Okul Sporları, Akran Ağları ve Ergen Erkek Şiddeti” [1] başlıklı çalışması ilgimizi çekti.
Çalışmaya göre ergenlikteki çocuklar için sıkça kullanılan “Spor yapsın, enerjisini atar.” cümlesi kısmen yanlış. Uzak Doğu Sporları dediğimiz Temas Sporları, ergenlik çağındaki çocukların daha sık şiddete başvurmasına sebep olabiliyor. İşte çalışmadan bazı dikkat çeken noktalar:
– Amerikan Futbolu oynamak, kavgaya karışma ihtimalini %41 oranında arttırıyor.
– Bütün arkadaşları futbol oynayan bir gencin kavgaya karışma ihtimali %42 oranında artıyor.
– Daha önce bir kavgaya karışmış olmak, kavgaya girme ihtimalini %307 oranında arttırıyor.
– Kumar, alkol gibi kötü alışkanlıklar, dövüş ihtimalini %104 arttırıyor.
– Arkadaşları daha önce kavgaya karışmış bir gencin kavgaya karışma ihtimali %37 oranında artıyor.
Peki ya ergenlerin şiddet eğilimini azaltan aktiviteler neler?
– Basketbol ve Beyzbol oynamak, kavgaya girme oranını anlamlı olarak azaltmıyor.
– Tenis oynamak kavga riskini %35 azaltıyor.
– Okul ödevlerine bağlı kalmak kavga ihtimalini %20 oranında azaltıyor.
– Atletik olmayan sporlarla uğraşanların kavgaya girme ihtimalleri %26 oranında azalıyor.
– Özgüveni olmak, dövüş riskini %13 azaltıyor.
– Mutlu bir aile yaşantısına sahip olmak, dövüş ihtimalini %23 azaltıyor.
Yani çalışmaya göre, arkadaşları kavgacı olmayan, kötü alışkanlıkları bulunmayan, ev ödevlerini zamanında yapan bir çocuğun kavgacı olma ihtimali çok çok az. 🙂 Spor eğiticisi iyi eğitim almış, şiddetten uzak durmayı öğreten birisiyse; Temas Sporları öğrenmenin bile dövüş ihtimalini azaltabildiği de ifade ediliyor.
Ancak çalışmanın belki de en önemli noktası şu: Çocuklarımızın “enerjilerini atmaları” için yöntemler bulmaya çalışmamız elbette güzel. Ama ondan önce, onlara mutlu bir aile tablosu çizebilmemiz ve özgüven aşılayabilmemiz gerekiyor.
[1] Derek A. Kreager, “Unneccessary Roughness? School Sports, Peer Networks, and Male Adolescent Violence”, American Sociological Review 72(5).
bulunan şey sadece korelasyonken, direkt neden-sonuç ilişkisi portrelemek doğru olmaz.
mesela “daha önce kavgaya karışmış birisinin, karışmamış birisine göre kavgaya karışma ihtimali %37 daha fazla.” doğru cümle. neyin neyi artırdığını söylemek dayanksız bir yorum. belki ilk kavgaya karışma nedenleri, ikinciye karışma nedenleriyle aynı. ilk kavgaya karışmanın yalnızca cesaret artırıcı ufak bir bonusu var belki. “ilki ikincinin şansını %37 artırıyor” bu nedenle doğru yorum değil bence.
yine örneğin tenis oynamak daha zengin işi / daha teknik bir spor olduğu için “kavga riski” ile ters orantılı bir korelasyon çıkması çok sürpriz bir sonuç değil. tenis ile kavgacılık arasındaki negatif korelasyonu “tenis daha az kavgacı yapıyor.” şeklinde yorumlamak da bulunan ilişkiyi aşan bir yorum. ya daha az kavgacı insanlar tenis oynamayı seçiyorsa?
sonuçta şiddet içeren rekabetçilik, kavgacılık, fiziksel üstünlük; alpha male olma meraklısı gençler için yollardan birisi.