Besin Tablosu Nasıl Ortaya Çıktı?
Besin Değeri tablolarının ortaya konulmasının asıl amacı, cips yediğiniz için suçluluk duymanızın istenmesi değildi. Beslenmeyle ilgili ilk tavsiyeler, Amerika Birleşik Devletleri’nin, tarihindeki en büyük hedeflerinden birini başarabilmesi, Hitler’i yenebilmesi, için tasarlanmışlardı.
İkinci Dünya Savaşı başlamak üzereyken, ABD askeri liderleri, tahmin edemedikleri bir problemle karşı karşıya olduklarını farkettiler: Askerleri zafere açlardı belki ama, daha da önemlisi gerçekten açlardı. Askerliğe alınabilecek bir milyon genci inceleyen yetkililer, her yedi adaydan birinin, beslenme yetersizliğiyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkili olan yetersizliklere sahip olduğunu tespit ettiler.
Silah altına alınması gereken gençler göreve uygun değildiler ve ülkenin bu güçsüz adamları Nazileri pataklayacak “Amerikan Kahramanlarına” çevirmesi gerekmekteydi.
Konuya hükumet el attı. ABD Başkanı Franklin Roosevelt, beslenme uzmanlarından oluşan bir komite kurarak, memleketteki ve savaştaki Amerikalıların formda kalabilmelerini sağlayacak uygulanabilir bir beslenme listesi hazırlanmasını istedi. Komite kısa süre içinde her gıda için “Tavsiye Edilen Tüketim Miktarları” listesini yayınladı. Mesela, “çok aktif” bir erkeğin, günde 2.3 mg B1 vitamini alması gerektiği hesaplanmıştı. “Çok aktif” bir kadın için bu miktar 1.8 mg olarak belirlenmişti.
Liste işe yaradı. Bugün hala bu listenin düzenlenmiş bir halini paketlenmiş gıda maddelerinin üzerindeki besin tablolarında görebiliyoruz. Bir kaç yılda bir rakamlar gözden geçiriliyor ve son bilimsel verilerin ışığında yeniden düzenleniyor.
Adı ve değerleri değişse de, günümüzde kullanılan besin tabloları, temelde Nazilerle savaşa hazırlanan ABDlilerin uyguladığı o başarılı projenin günümüze yansımasından başka bir şey değiller.
Kaynak: MentalFloss.