Dikkat salgın var!

Uykudan uyandıran öksürük, üşüme, ateş (38,5 ⁰ C civarı), baş ağrısı, eklem ağrıları…

Bu belirtiler size de uğramışsa, muhtemelen bu senenin meşhur gribine yakalanmışsınız demektir. Son günlerde Acil Servislere, bu belirtilerle çok sayıda grip vakası geliyor. Neredeyse ufak çaplı bir salgın olduğu bile söylenebilir.Ne yazık ki, Türkiyede grip salgınlarının şiddetini görebileceğimiz bir servis yok.  Biz de, okuyucularımıza faydalı olabileceğini düşünerek, hastalık üzerine biraz bilgi vermek istedik.

Bu yazıyı bilgilendirme amaçlı görmenizi, tedavi için gerekli gördüğünüzde hekiminize başvurmanızı, bahsettiğimiz tedavi tavsiyelerinin yalnızca erişkinlere uygun olduğunu dikkate almanızı tavsiye ederiz.

Şimdi isterseniz biraz hastalıktan bahsedelim.

Hastalık, kişiden kişiye değişiklik göstermekle beraber, genellikle öksürükle başlıyor. Başlarda hafif olabilecek öksürük, bir iki günde, geceleri uykudan uyandırabilecek kadar şiddetlenebiliyor. Bu şiddetli öksürük sebebiyle “ciğerlerinizin ağrıdığını” düşünebiliyor, “Acaba zatürre mi oldum?” diye korkular yaşayabiliyorsunuz.

Bahsettiğimiz öksürük ataklarının geçmesi için öksürük kesici ilaçlar kullanılmasını tavsiye etmiyoruz. Boğazınızın kuru kalmasını engelleyecek ılık sıvılar ve boğazınızı yumuşatacak pastiller öncelikli tavsiyemiz.

Öksürükle beraber veya ondan bir süre sonra, üşüme ile birlikte ateş yükselmeye başlayabiliyor. Bazı hastalarda bu yükselmenin hiç olmadığını ve onlarda bahsettiğimiz grip atağının çok daha rahat geçirilebildiğini de söyleyelim.

Ateş yüksekliği, virüslerin yol açtığı hastalıkların genel özelliklerine uygun olarak, orta derecede oluyor, 38,5 ⁰ C’yi pek geçmiyor. Ateşinizi ölçtükten sonra bu aralıkta bulmuşsanız, hemen paniklememenizi tavsiye ederiz. Çünkü muhtemelen daha fazla yükselmeyecektir.

Ateş yüksekliği için, hemen hemen hepimizin evlerinde bulunan Parasetamol etken maddeli ağrı kesici – ateş düşürücüleri (Vermidon, Parol vs.) kullanabilirsiniz. Günde 4 kereden sık kullanmamanız gerekir. Bahsettiğimiz grip tipinde, ateş, ateş düşürücü kullanılmasına rağmen, uzun süre normale dönmeyebiliyor. Daha fazla yükselmediği ve genel durumunuz bozulmadığı sürece korkmanıza gerek yok.

Baş ağrısı, eklem ağrıları gibi belirtiler çoğunlukla, ateş yüksekliğine bağlı olarak ortaya çıkıyorlar. Ateşiniz düştüğünde, bu problemler de kısa sürede kaybolabilir.

İsterseniz son olarak dikkat edilmesi gereken bir kaç noktayı daha belirtelim:

• Ateşli hastalıklarda, vücut sıvınız hızla azalır. Bu sebeple bol bol sıvı almalısınız. Genellikle hastaların serum tedavisine ihtiyaç duymasının sebebi, her hangi bir sebeple sıvı alamamış olmalarıdır.
• Dinlenmelisiniz. Yukarıda yazdıklarımızdan da anlayabileceğiniz gibi, gribin özel bir tedavisi yok. Yapılan şey, vücudunuzun mikrobu yenmesini beklemek. Ancak bu konuda vücudunuza yardımcı olmanız gerekiyor. Elinizden geldiğince dinlenin, yorgunluktan sakının.
• İyi beslenin. Sağlık sebepleri olmadan diyet yapıyorsanız, bir süre ara vermeniz gerekebilir. Bu “savaş” döneminde vücüdunuz enerjiye ihtiyaç duyacaktır. Enerji de yiyeceklerden gelir.
• Bol bol meyve yiyin. Meyve yemek, vücudunuzun direncini yükseltir.

İshal, istifra gibi, yukarıda bahsettiğimizin dışında belirtileriniz varsa, “Yok yok! Bu seferki diğer gripler gibi değil!” diyorsanız, bitkin düşmüşseniz veya bir şekilde hekime görünmeniz gerektiğini düşünüyorsanız; hiç beklemeyin, gidin.

Fark ettiniz mi bilmiyoruz. Salgınla ilgili “Keçi Gribi” gibi bir ifade kullanmadık. Çünkü bu hastalık Keçi Gribi değil. Üstelik Keçi Gribi de, adının aksine, bir grip tipi değil, ağır bir bakteriyel hastalık.

O zaman bu Keçi Gribi hikayesi nereden çıktı?

Herhalde medyadan.

Hani derler ya, “Delinin biri kuyuya bir taş atmış” diye…

İşte o hesap…