Son Bir Güçle Dayanan Herkese

Bugün de iyi iş çıkardın…

Bir yumurta gibi hissettiğim çok günlerim oldu. Kabuğu pürüzsüz ve temiz görünen, içi darmaduman ve belki de çürümüş bir yumurta gibi. Neyin ne olduğunu görmek için, kabuğu kırmanız gerekirdi, sanırım, ancak hiçbir zaman kırılmadı. Sadece incecik bir zar vardı her şeyi bir arada tutan.

“Kanım çekilmiş gibi”, şeklinde tarif etmiştim doktoruma.

Her şeyi zorlukla bir arada tuttuğunda, her gün, uzun ve yorucu bir mücadeledir. Her boyuttaki her mücadele ise potansiyel olarak yıkıcıdır. Belki de mali açıdan zor dayanıyorsundur —  pek çok insan gibi; binlerce masraf altında ezilirken. Belki sinirlerinin soyulduğunu ve açıkta bırakıldığını hissettiren paramparça bir sosyal ağdır sıkıntın. Belki bir evliliktir, belki ebeveynliktir, belki de çocuk sahibi olmak isteyip olamamaktır, kim bilir. Belki de yarı maaş için iki kat çalışmaya zorlayan sistemik ırkçılıktır ve belki de bunların bir kombinasyonu ve daha fazlasıdır.

Her ne, kabuğundan küçük küçük parçalar koparmaya devam ediyor olursa olsun; her şeye rağmen, okula veya işe gitmeye, çocukları almaya, dükkana veya köpeğini gezdirmeye çıkmaya güç yetiriyorsun. Bu yüzden diyorum ya: İyi iş çıkardın…

Her şeyi zorlukla bir arada tuttuğunda, her gün, uzun ve yorucu bir mücadeledir.

Seni dün trafikte gördüm, başını geriye düşürüp kafa dayanağına hafifçe çarptın, gözlerin cam tavana bakarken, omuzların çökmüştü.

Otobüse hızlıca yürürken gördüm, çenen sanki orada yaşanan gerilim yüzünden gözyaşlarını biraz daha uzun tutacakmışsın gibi titredi.

Bahse değecek kadar tırnakları olmayan bir elle, karşındakinin elini güvenle sıktığını gördüm.

Paramın üstünü verirken, kolunun içini gördüm.

Bugün iyi iş çıkardın. Yapman gereken her şeyi yaptın. Yarın yine iyi iş çıkaracaksın, bunların hepsini tekrar yaptığında. Yakın zamanda bunu sana kimse söylemediyse, ben söylemek isterim: İyi iş çıkardın!

Gerçekten hoşuna giden birisinin karşısında otururken, aklından “beni hiç tanımıyorsun” diye haykırmak geçiyorsa…

Düşünce akışın, “Ne düşünüyordum ki?”, “Bunu neden yaptım ki?” ızdırabıyla “Ama problem yok, problem yok, sonunda problem çıkmadı…” arasında gidip gelmek olduğunda …

Bir toplantıda oturmuş nazikçe gülümserken, gerçekten yapmak istediğin şey haykırmak ve fırtınalar koparmak olduğunda…

Gerçekten haykırdığında ve fırtınalar kopardığında; kendini iyi hisseder, ama eve gittiğinde posta kutunda gördüğün beklenmedik faturayla gözyaşlarına boğulduğunda…

Birisi öldüğünde… Birisi ayrıldığında… Bir şey kırıldığında… Aynı gün birden fazla korkunç şey olduğunda…

Karmaşık ve pahalı sistemlerimizde yardım aramaya çalışırken geri çevrildiğinde ve uzaklaştırıldığında ve yüz üstü bırakıldığında…

İyi iş çıkardın!

Peki bir gün her şeyi bir arada tutmayı başaramazsan? Bir dokunuş fazla gelir, kabuğun çatlar veya hatta kırılırsa? Sonuna kadar dayanarak iyi iş çıkardın. Artık içindeki fırtınaları gizlemiyor olman da iyi bir iş. Yeniden bir araya getirme sürecine başlaman da harika; belki kırık yerlerin daha da güçlü olacak.

Belki kırık yerlerin daha da güçlü olacak.

Ceplerimizde süper bilgisayarlardan, dertlere deva ilaçlara; bizi alıp, bizi bırakıp, çamaşırlarımızı teslim alıp, yemeklerimizi getiren, meyve suyu paketlerini sıkan yeniliklere kadar bir yığın modern kolaylığa sahibiz — ama pek çok modern problemimiz de var. Çoğunun basit bir çözümü de yok. Bu yüzden, dayanmaya devam ediyoruz, şartlar iyileşene kadar her şeyi bir arada tutmaya devam ediyoruz.

Az kişinin kabul edeceği gerçek şu ki, hepimiz her gün karanlıkta bir lamba anahtarı arıyoruz. Bazı günler buluyoruz, bazı günler bulamıyoruz. Bazı günler anahtara basıyoruz ama lamba patlamış oluyor, yanmıyor. Ama ulaşıyoruz ve ulaşmak dahi başlı başına bir başarı…

Demek istediğim, son bir güçle dayanıyorsan: İyi iş çıkarıyorsun!


Bu yazı, Hanna Brooks Olsen tarafından yayınlanan To Everyone Who’s Just Barely Holding It Together yazısından, izniyle tercüme edilmiştir.
This post is the Turkish translation of Hanna Brooks Olsen’s To Everyone Who’s Just Barely Holding It Together post. Permission was granted by the author.

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...