Jean Amerika’nın şalvarı mıdır?

Jean Amerika’nın şalvarı mıdır?
Hazır giyim markası DeFacto, son günlerde bilboardlarda ve televizyonlarda boy gösteren reklam kampanyasıyla oldukça dikkat çekmeyi başardı. Reklamda bir cümleye vurgu yapılıyordu: Jean Amerika’nın şalvarıdır! Peki gerçekten bu önerme doğru mudur? İtalya’dan ABD’ye, tarih sahnesinde Jean’i kovaladığımız yolculuğumuzu okumak isterseniz, buyurun.

Cümlenin doğru olup olmadığından bahsetmeden önce, reklam kampanyasının tam metnini görelim isterseniz:

Jean Amerika’nın şalvarıdır! Amerika’nın sözümona rahatlığına karşı: Akdenizli De Facto.

Hayır, metni yazarken hata yapmadım. O hata, reklamda da vardı. Evet, “Sözümona” ifadesinden bahsediyorum. Bu ifadenin “Sözüm ona” şeklinde yazılması gerektiğini fark etmek güç değil. Ama izninizle bu ayrıntıyı es geçerek, önermedeki tarihi vurguları sorgulamak istiyorum.

Jean nedir?

olarak adlandırdığımız kumaş çeşidinin orijinal ismidir.

Yani Jean, bizim “kot pantolon”umuza tekabül eder.

Peki neden bu kumaş çeşidine “Denim” yerine “kot” demişiz?

Kot sözcüğünün Türkçe’ye yerleşmesinin sebebi olarak, Türkiye’de bluejeans’i üreten ilk kişinin soyadı gösterilir. Gerçekten de Türkiye’deki ilk kot üretimi, Muhteşem Kot tarafından başlatılır. Muhteşem Kot, 1940 yılında Fransa‘ya yaptığı bir gezide bluejeans ile karşılaşır. Sağlamlığına ve dikim tarzına hayran kalan Muhteşem Kot, bu kumaşı Türkiye’de üretmeye karar verir.

Kot markası, ithalatın arttığı 1990’lı yıllara kadar üretimini sürdürür. Daha sonra ise yenilerle rekabet edemeyerek piyasadan silinir.

Dikkatinizi bir nokta çekti mi? Evet, Muhteşem Kot, bluejeans’i ilk olarak Fransa‘da görür. Yani Türkiye’deki bu akımın başlamasının sebebi, bir noktada, Amerika değil Fransa’dır.

Sahi, Jean Amerika’nın şalvarı değil miydi? Peki, nereden çıktı bu Fransa?

Jean’in Tarihi

Bu soruya cevap verebilmek için, Jean’in tarihine inmek gerekiyor:

Tarihte Jean benzeri ilk ürünlerin, 16. yüzyılda Hindistan’dan ithal edilen Dungaree isimli kalın, pamuklu kıyafetler olduğunu söyleyenler var. Bu iddiaya göre o yıllarda Dungaree’ler popülarite kazanır; çivit ile boyanan bu kıyafetler, Bombay’da satılır, gemiciler tarafından isteklerine uygun olarak kesilerek kullanılır.

Jean’lerin tarih sahnesine çıkışıyla ilgili bir başka iddia ise, ilk olarak İtalya’da dokunduklarından bahsediyor. Buna göre, yine 1600lü yıllarda, Jean, Turin (İtalya) yakınlarındaki Chieri isimli bir kasabada üretilir. Elde edilen ürünler, meşhur Ceneviz devletinin başkenti olan Cenova’da satılmaya başlanır. İlk ürünler Ceneviz donanmasında kullanılmaya başlanır. Bu tercihin sebebi, Jean’lerin gemicilerin isteklerini karşılayabiliyor oluşudur: Hem ıslak, hem de kuru giyilebilirler. Üstelik icabında güverte temizliğinde bacaklarının kıvrılması da mümkündür.

Gemiciler, kirlenen pantolonlarını büyük ağlara yerleştirir, suyun içine sokarak gemilerin arkasına bağlarlar. Zamanla, deniz suyu, pantolonların beyazlamasına sebep olur.

Bu hikaye sebebiyle olacak, bugün de pek çok insan “Jeans” isminin bleu de Gênes yani Cenova mavisi ifadesinden geldiğini söyler. Dokumada kullanılan ürünün ise, İtalya’ya, Fransa’nın Nîmes şehrinden geldiği söylenir: “de Nîmes”.

“de Nîmes” ifadesinin zamanla denim‘e dönüşmüş olabileceğini anlamak güç değildir. Muhteşem Kot’un, bluejeans’i ilk olarak Fransa‘da görmesi belki de tesadüf değildir.

Perçinli Jean’ler

1850’li yıllarda, Almanya Yahudilerinden bir tüccar olan Levi Strauss, “Levi’s” ismi altında blue jean’ler üretmekte ve Kaliforniyalı madenci topluluklarına satmaktadır. Strauss’un sürekli müşterilerinden biri de terzilikle uğraşan Jacob Davis’dir, şirketten sürekli kıyafetler satın alır. Davis, müşterilerinden birinin, cep kenarları, düğme yerleri yırtılan pantolonları güçlendirmek için kumaş satın aldığını fark eder.

Bunun üzerine kafa yoran Davis’in aklına bir fikir gelir: Pantolonların gergin olan noktalarını desteklemek için bakır perçinler kullanmalıdır!

Ne var ki Davis’in patent alabilecek kadar parası yoktur. Bu sebeple Strauss’a mektup yazar, beraber iş kurmayı teklif eder. Strauss başarılı olabilecek bu fikri hemen kabul eder, ikili, 139,121 nolu patenti alırlar.

“Cep açıklığı bağlantılarını güçlendirme” isimli bu patent kabul edildiğinde, takvimler 20 Mayıs 1873’ü göstermektedir.

Sonrası bildiğiniz gibi… Levi’s dünyayı kaplar.

Jean ne alaka, şalvar ne alaka?

Konunun yakın tarihine geçmeden, üretildiği ilk yıllardan bugüne Jean’lerin kullanım amaçlarını – kullanım yerlerini ve şalvarla farklarını açıklayalım isterseniz.

Bildiğimiz gibi şalvar, Türkiye’nin pek çok yerinde kullanılan, yöresel bir kıyafetimizdir. Sözlüklerde “ağı çok bol olan, bele bir uçkurla bağlanan geniş pantolon” şeklinde açıklanan şalvar, bugün de genellikle rahat çalışma imkanı sunması sebebiyle, küçük yerleşim yerlerinde, özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar tarafından giyilir.

Şalvar, bir bölgemize has bir giyecek değildir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye, hemen her köyümüzde karşımıza çıkabilir.

Peki ya Jean böyle bir giyecek midir?

Jean’in tanınmaya başlaması, fabrikalarda çalışanlar tarafından, dayanıklı olması sebebiyle tercih edildiği 2. Dünya Savaşı dönemine rastlar. 1950li yıllarda, ABD’li gençler arasında, geleneklere uymaya başkaldırı amacıyla giyilmeye başlanır. Çoğu yetişkin, bu davranışın kargaşaya yol açmaya yönelik olduğunu düşünür ve bu sebeple tasvip etmez.

Hatta bu dönemde, bazı tiyatro salonları ve sinemalar, kot pantolon giyen müşterileri kabul etmezler.

Fakat bu duruş, kısa sürer. 1960’larda aralar ısınmaya başlarken, 1970’lerde Jean Amerika’da en sık kullanılan pantolon tipi haline gelir.

Jean’e karşı ilgi, yıllar geçtikçe artmayı sürdürür. Bugün Amerikalı bir gencin gardrobunda ortalama 7 adet kot pantolon yer alır.

Jean’ler hemen her şekilde karşımıza çıkarlar. Vücuda tam oturanları, düşük bel tipleri olduğu gibi, daha bol olanları da bugün piyasada yer alır. Oysa önceki dönemlere ait fotoğraflarda, dönemin insanları tarafından çok bol gelen Jean’lerin giyildiği göze çarpar. Hatta Levi Strauss, 1960’lara kadar, ana ürününü Jean olarak değil, tulum olarak adlandırmıştır.

Sonuç

Unutmuş olabileceğinizi düşünerek, reklam sloganını tekrar yazmak istiyorum:

Jean Amerika’nın şalvarıdır!1 Amerika’nın sözümona rahatlığına karşı2: Akdenizli3 De Facto.

1. Jean Amerika’nın şalvarıdır!

Hayır değildir. Çünkü;

* Jean, Amerika’da yaklaşık bir yüzyıldır giyilen bir kıyafettir. Oysa şalvar, Türkiye’de yüzlerce yıldır giyilmektedir.

* Amerika’daki ilk yıllarında Jean, maden işçileri ve fabrika çalışanları tarafından giyilmiştir. Türkiye’de ise şalvarın, böyle bir kullanımı olmamıştır.

* Jean’in giyilmesinin temel amacı, “rahatlık” değil, “dayanıklılık”tır. Oysa şalvar, rahat ve bol olması sebebiyle yaygınlaşmıştır.

* Jean, şalvarın aksine gençler arasında popülerlik kazanmıştır.

* Jean giyilmesi, şalvarın aksine, dönemin yetişkinleri tarafından “otoriteye karşı” bir hareket olarak görülmüştür.

2. Amerika’nın sözümona rahatlığına karşı…

Yukarıda, Jean’in tarihini kısaca görme fırsatımız oldu. Hiçbir dönemde Jean’in, rahatlığı sebebiyle giyildiği belirtilmedi. Çünkü kalın pamuklu kumaştan bir kıyafet, elbette ince kumaştan bol bir kıyafetten çok daha “bunaltıcı” olacaktır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Jean’in giyilmesinin temel amacı, “rahatlık” değil, “dayanıklılık”tı. Sonraki yıllarda ise, alışkanlık olduğu için giyilmeye başlandı.

Bugün de giyilmesinin temel sebebi rahatlığı değil, popüler olması.

3. Akdenizli…

Akdenizli mi? Yazımızın “Jean’in Tarihi” bölümünü hatırlayalım. Jean’in ortaya çıkışıyla ilgili 2 fikir vardı: Hindistan’da veya İtalya’da bulunmuş olması. Bu ihtimallerden ikincisi, yani İtalya’da bulunmuş olması, daha muhtemel görülüyordu.

Yani muhtemelen Jean, ilk olarak İtalya’da ortaya çıkmıştı.

Jean’in ABD’de yaygınlaştıktan sonra dünyaya yayıldığını biliyoruz. Ancak maksat Akdeniz kökenli bir giyim şeklinden bahsetmekse, Jean de kesinlikle Akdenizlidir.

Ana fikir

Önermeler kısadırlar, kesindirler, uygun yapıldıklarında kolayca “Vay be!” dedirtirler.

Ancak genellikle yanlıştırlar.

Yanlış olduklarını açıklamaksa, genelde çok kolaydır.

Aslında dikkat çekiciliği ve sunum başarısıyla ilk duyulduğunda “Vay be!” dedirten bu reklamda da biz, ne yazık ki 3 ana hata bulduk (İmla hatasıyla 4 ediyor, hani sayan olursa). Böylece Jean’in tarihine de bir yolculuk yapmış olduk.

Konuyu, ciddiyetten uzak bir başka önermeyle bitirmek istiyorum:

Converse, Amerika’nın çarığıdır.

Nasıl ama?

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...

6 Yanıt

  1. korsankalem dedi ki:

    Çok başarılı bir çalışma, adeta ansiklopedik bir araştırma olmuş. Jean hikayesi için yeterli bir kaynak.

  2. checka dedi ki:

    Ben Muhteşem Kot’a takıldım 🙂
    İsmin marka olması böyle birşey herhalde..

  3. wolworin dedi ki:

    çok güzel bir araştırma olmuş

  4. mesut dedi ki:

    :):):):):) evet bir kısmı böyle bilginin ama daha detayıda var saygılar defaktoya gelince hem dalga geçiyor hemde hemen ardından kot yapıyor ciddiye bile alınıcak bi marka değilki defakto yazık

  5. neşe dedi ki:

    Çok bilgilendirici bir metin.

  1. 29 Eylül 2008

    […] Jean Amerika’nın Şalvarı değildir (!) Sonunda ben delirmeden önce opereysin deki arkadaşlar çok güzel bir araştırmayla en ince en detaylı kısımlara kadar girip bu ne yaa demişler. (okumalısınız) […]