Bir Güneş Böyle Tutuldu

Eveeeet efendim uzun bir süredir yazamıyordum. Sınav stresi, konu bulamama filan derken (hehe) nihayetinde artık bişeyler karalama zamanı buldum. Aslında bu konuyu daha evvelinde yazmam gerekirdi ama bazı neticeler ortaya çıksın istedim. Evet neymiş bu konu.

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde yüzyılın büyük hadiselerinden birine şahitlik ettik. Tam Güneş Tutulması dediğimiz hadise geçtiğimiz günlerde vuku buldu. Belki de bunun bir tekrarını bizler göremeyeceğiz. Bu kadar önemli bir şey olupta bir de en güzel şekilde bizim ülkemizden görünmesi trajikomik, ürpertici, şaşkınlık verici hadiseler cereyan etmesine sebep oldu.

Güneş tutuluyordu. Evet bu şaşkınlık verici tabiat hadisesi gerçekleşirken, halkımızın büyük bir çoğunluğunda ya aşırı umursamazlık ya da kendini bu işe adamışlık vardı. Her işte olduğu gibi yine orta yolu bulamıyorduk. Meselenin tutulma ötesinde bir boyutu da vardı ki asıl halkımızı ilgilendiren, içine kurt düşüren yanı da buydu. Evet güneş tutulması depremi tetikliyor muydu? Tetikliyorsa nasıl yapıyordu bunu? Halk bunu merak ediyordu çünkü canımız çok yanmıştı.

Yüzlerce insan Antalya’da toplanmış büyük bir coşkulu kalabalık oluşturmuştu. Sırayla görülecek illerde çeşitli etkinlikler yapılıyor ama çoğu “komik” oluyordu. Valiler meydanlara iniyor, milletvekilleri meclisin önünde toplanıyor bu büyük tabiat hadisesine şahit olmak istiyorlardı. Haberciler kameralarını kuruyor, güneşe odaklıyor ve bütün TV kanalları yaklaşık aynı görüntüyü izleyicilerine aktarmak için yarış yapıyorlardı. Kimisi bu sıradan günü “saygı duruşu” ile karşılıyor, ardından bando takımı geçiş yapıyordu. Kimi iller mehter konseri veriyor, kimi yerlerde de halk oyunları ekibi zıplayıp coşuyor, coşturuyordu. Bütün bunlar niye oluyordu? Çünkü Güneş Tutuluyordu. 🙂

Magazin programlarından görmeye alıştık olduğumuz barda tabak kıran, ceket yakan zihniyet garip bir şekilde Antalya’ da güneş tutulduğu için havai fişek atıyordu.

Haberciler en atakan zıpır muhabirlerini bölgeye gönderiyor, her hareketi olay olan halkımız komik görüntüler veriyor, eğlenceli röportajlar çıkartıyorlardı. Güneş Tutulması’nın tam olarak güzel görünmediği illerde de sırf metropol kentler olduğu için görüntüler veriliyor, röportajlar yapılıyordu. Kimisi uyanıklık yapıyor Güneş Tutulması gözlüklerini 3 YTL den satıyor, para kazanıyordu. Kimisi kendine göre tedbirler alıyor, meclisin önünde milletvekilleri eline röntgen filmini alıyor kırık bacak filminin arasından güneşe bakıyordu. 🙂 Bu satırları yazan bendeniz de fotoğraf makinesinin önüne renkli pleksiglas koyup İstanbul’dan çok da güzel görünmeyen güneşin tutulmuş fotoğrafını çekiyordum.(özeleştiri :))

İstanbul’da bir muhabir yaşlı amcaya, “Amca niye geldin sen buraya?” diye soruyordu. Laf cambazlığı yapan muhabir “buraya” derken belli ki o anki bulunduğu konumu soruyordu. Amca gayet sakin “güneş tutulması” için cevabını veriyor, ardından muhabir nerden geldin sorusunu patlatıyordu. “Oğlum Ordu’dan geldim diyince” ekran başındaki bizler kopuyorduk ama olayda bir yanlış anlaşılma vardı. Güneş tutulmasının en güzel izlendiği kentlerden biri olana Ordu’ dan İstanbul’a aslında bilmemne için gelen amca, şaş kaza o meydana geliyor ve bu zıpır muhabir yüzünden komik duruma düşüyordu. Zaman yaklaştıkça gözler havaya çevriliyor, astronomi uzmanları ve jeologlar yüksek perdeden muhabbetler yapıyor, biz birşey anlamıyorduk.

Akademik kariyeri de olsa her zaman aynıydık ve Ordu’dan canlı yayından bir jeolog içimizi serinleten, bizi rahatlatan şu açıklamayı yapıyordu. “Güneş tutulması depremi tetikleyebilir de, tetiklemeyebilir de.” Yazıktı bize, tepeden tırnağa kendini bu işe çözmeye adamış biz Türk Halkı’ a bu açıklama yazıktı, talihsizdi. Bazısı sırf bu yüzden bir hafta çadırda yatan halkımızı çözüme götürmemişti.

Başka bir yerde başka bir jeolog yerin manyetik alanını ölçüyordu, aynı yerin manyetik alanını bir de tutulmadan sonra ölçüyor, değerlerin değiştiğini söylüyordu. Biz bir şeyden anlamayan her ağızdan medet uman halka bunun ne anlama geldiğini söylemiyor, paniğe itiyordu.

Tutulmadan bilmem kaç gün sonra Ortadoğu’da deprem oluyordu, acaba bunun konuyla ilgisi oluyor muydu, bilmiyorduk.

Bu yazının sonunda tutulmanın depremle ilgisi olup olmadığını öğrenemeyeksiniz. Çünkü ben jeolog değilim, elimde bilimsel bir delilim de yok bu işten de anlamam. Ama şunu düşünebiliriz belki, üniversitelerimizde yetişen çok değerli(!) akademisyenler biz halka açıklama yaparken, bizi biraz daha “adam yerine” koyabilirler mi? Yoksa biz yıllarca okul okutup OKS’ye, ÖSS’ ye, LES’ e, TUS’ a vs. soktuğumuz onca öğrenciden bir tane “adam” yetiştiremiyor muyuz? Eğer öyleyse gerçekten yazık bize.

Allah yaşam güneşinizi tutukluğa uğratmasın…

Salih Akdoğan

işbu bir imzadır. bilgilendirme mâhiyetindedir. :)

Sevebilirsin...

3 Yanıt

  1. mustafa dedi ki:

    tam güneş tutulması, senede iki defâ gerçekleşen bir hâdisedir. fakat haber olması için tutulmanın gündüz gerçekleşmesi ve yerleşim olan bölgelerden izlenebilmesi gerekir. paranoyaklar rahatlasın diye ilgililer gündüz gerçekleşen ve izlenebilen tutulmaların 6 gün öncesinde ve sonrasında sâir zamanlara göre daha fazla deprem görülüyor mu diye araştırmışlar ve netîcede böyle bir durumun olmadığını görmüşler. bu demektir ki tutulmanın arkasından deprem olabilir de olmayabilir de, diğer bütün günlerde olduğu gibi. biraz da ilmî netîcelerin holywood filimlerindeki gibi olmasını beklememek lâzım.
    araştırma burada

  2. rocky dedi ki:

    Bi de deprem olcak da olcak diye tutturuyorlardı. Hiçbir şey olmadı işte. @mustafa’nın da dediği gibi deprem her zaman olabildiği gibi güneş tutulmasından sonra da olabilir. Ama bilim adamlarının bile alaka kuramadığı olaylar hakkında felaket senaryoları yazmak ve bunu yüzlerce mail adresine yollamak çok rahtsız edici bir hobi.

  3. y@ğmur dedi ki:

    yazın çok güzeldi ama sonunda daha ilginç bir şey beklerdim. yani yazının sonunun böyle biteceğini biliyordum, beni şaşırtmalıydın… Di mi ama, sonuna kadar okuyorsun, bu caaanım gözleri, sonu aynı trajedi…

    ama neyse yine de beğendim. Bilirsin eleştiri yapmak kolaydır 😉 sen istemişsin ayrıca yorum alıyım diye… ellerine sağlık.