Akıntıya Kürek Çekmek

Akıntıya Kürek Çekmek
4.500.000 ziyaretçimizin hatırasına…

2005 yılıydı. Türkiye’de blog yayıncılığı henüz emekleme aşamasında sayılırdı. Uzun zamandır bir içerik sitesi kurmak istiyorduk, ama ne bu kadar vaktimiz vardı, ne de tecrübemiz.

Ama bir şeyi biliyorduk: Türk internet ekosisteminde sürekli ve kaliteli içerik sunan websitelerine ihtiyaç vardı. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen, bugün hala ihtiyaç karşılanmış değil.

Dışarıda Web dünyası ışık hızında ilerliyordu. Yabancı bloglar kurumsallaşma yolunda adım atmaya çoktan başlamıştı. Türkiye’de ise çoğu web üzerinden para kazananlardan oluşan çok kısıtlı bir grubun, kişisel hobi olarak tutmaya başladıkları bloglar vardı.

Sonuçta, ilk Hakkımızda sayfasında yazdığımız gibi, “Bu yaraya pansuman olmak” isteğiyle bir altyapı arayışına girdik.

Karşımıza WordPress çıktı. Joomla ile kıyasıya yarıştığı zamanlardı. Yanılmıyorsam 1.5 versiyonundaydı. Biraz PHP modifikasyonuyla hayalimizdeki her şey için uygun altyapıyı sağlıyordu (O günlerde bile dil güncellemeleri için çalışan bir WordPress Türkiye ekibi olması, gerçekten takdir edilesidir).

Domaini aldık. Basitin basiti bir barındırma hesabı üzerine elle WordPress kurduk. İlk hesabımızın aylık bandwidth sınırı 250 MB‘ydi. O sınırı ilk üç ay aşamadık. Bugün sadece kullandığımız yazı imajlarının aylık bandwidth harcamasının 20 GB‘nin üzerinde olduğunu düşünürsek oldukça mütevazı bir sınırdı.

Standart temanın imajlarını değiştirirdik ve…

Başladık! Hem de iddialı bir giriş yazısıyla.

Bazı kurallarımız vardı:

Madde 1. Kopya içerik yayınlanmayacak!

Madde 2. Polemiğe sebep olabilecek hiçbir içerik yayınlanmayacak!

Madde 3. Çocukların gelişimini olumsuz etkileyecek hiçbir içerik yayınlanmayacak!

Madde 4. Türkçe doğru kullanılacak!

Koca koca medya kuruluşlarının kabul ettiklerini iddia ettikleri Basın Meslek İlkelerini her gün defalarca çiğnedikleri bir ülkede ne kadar büyük kurallardır bunlar! … ve uygulamak ne kadar zordur!

Kopya içerikle övünülen bir dönemde, hem de polemiğe yol açabilecek hiçbir içerik yayınlamadan yayıncılık yapmaya çalışmanın; “Hit yayıncılığını” hedefleyenler için intihar anlamı taşıdığı açıktı. Ama amacımız hit kazanmak değildi ki.

Karşılaştığımız zorluklar, kendimize çizdiğimiz sınırların ötesindeydi:

Bir defa, Yazar – Çizer Takımımız tamamen web sektörünün dışından insanlardan oluşuyordu. Yani organik büyümenin ateşleyicisi olabilecek kitleden destek almamız bir yana, onlara ulaşmamız bile zordu. Ortalık bir anda blog “kaynamaya” başlamıştı ve iletişime geçtiğimiz kişilere neden farklı “olacağımızı” anlatabilmemiz mümkün görünmüyordu. Sonuçta 6 aylık bir blogduk ve hazır bir scriptle yola çıkmıştık. Ne açıdan farklı olabilirdik ki?

Üstelik reklam vermeye harcayacak bir kuruşumuz bile yoktu (Bugüne kadar hiç reklam vermedik.) Zaten reklam yayınlamadığımız için gelirimiz de yoktu. Maddi açıdan “zarar eden” bir girişime emek harcıyorduk.

Organik veya “inorganik” büyümemiz mümkün görünmüyordu.

Yine de çabalarımız sonuç veriyor, bir şeyler oluyordu. Kısa sürede yazar sayımız 10’a ulaştı. Arşivimizdeki yazı sayısı gün geçtikçe artıyordu.

Ama derdimizi anlatmak hala çok zordu. Yakın arkadaşlarımız bile anlamakta zorlanıyorlardı bu sitenin “konseptini”. “Neden?” sorusunu duymamız da sıradanlaşmıştı.

Videolar, kısalan yazılar, SEO hileleri, daha kısalan yazılar, büyüyen puntolar, daha da kısalan yazılar ve daha da kısalan videolar…

Devir hızla değişiyordu. İçerik ölüyordu. Herkes bir konuda hemfikirdi: “Akıntıya kürek çekiyorduk.” Kimse bir şey okumak istemiyordu. Herkes seyretmek istiyordu. Yanlış yapıyorduk. Kurulduğumuz günden beri yanlış yapıyorduk.

Zaman hızla geçti. Yola beraber çıktığımız sitelerin çoğunu yıktı geçti.

Yıllaaar sonra, sanki bilinmedik hikmetli bir sözmüş gibi “Önce İçerik” (Content First), “İçerik kraldır” (Content is king) lafları kulaktan kulağa yayılmaya başladığında ve pıtırak gibi içerik siteleri ortaya çıktığında, birbirimize bakıp inceden gülümsedik.

Biz zaten içeriği öne almıştık, popüler sayılmadan çok daha önce.

Bir SEO faaliyeti olarak değil, okuyana katkı sağlama niyeti ve çabasıyla…

Ziyaretçi sayımız BUGÜN 4.500.000’i geçti. Yanlış yapmadığımıza her bir ziyaretlerinde bir defa daha inandığımız ziyaretçilerimize teşekkürlerimizle… İyi ki varsınız.

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...

1 Yanıt

  1. fuat dedi ki:

    şu anda bende sizin yaşadığınız olayın aynısını yaşıyor sayılırım.Yeni bir site açtık bir film sitesi Platfilm geliştirmek için çok uğraşıyoruz ama şuan sadece gider oluyor hiçbir getirisi yok tıpkı sizin başta yaşadığınız gibi ama sizin bu yazınızı okuduktan bende pes etmemeye karar verdim akıntıya kürek çekmeye devam zaten ne demiş üstad uçurtmalar rüzgar gücüyle değil o güce karşı koydukları için yükselirler…