Bir Sabah Erkenden…

Bir Sabah Erkenden…

Annen alışık olmadığın bir saatte kaldırmıştır. Uyanmamak icin türlü taktikler denersin. Henüz tam çalışmayan zihninde sorgularsın bu zamansız uyandırılmayı. Gözünü zar zor açarsın. Başucunda üzerinde hala dumanı tüten yeni ütülenmiş temiz bayramlıklarını görünce anlarsın: Bayram Sabahı.

Yorganı atarsın üstünden. Aklında tek bi şey vardır: Çabuk olmalıyım. Ne için çabuk olman gerektigini düşünmezsin. Koridorun ortasına çıktığında ise zihnin hala desteğe gelmemiştir. Lavoba mı tuvalet mi diye karar vermeye çalışırsın. Annen imdadına yetişir: “Yavrum once tuvalete git sonra gel iki lokma ye.

Son lokmayı yersin. Mutfaktan çıkarsın. Acaba tuvalete gitmis miydin? Annene bakarsın. Lavaboyu işaret eder. ‘Heralde’vari bir mimikle aynanın karşına geçersin. Artık yavaş yavaş kendine gelirsin. Namaza gidiyorum. Ne namazı acaba?

Havluyla kurulanıp güzel elbiselerini giymek üzere odana geçersin. Bunlar bayramlıkların. Bayram.. Bayram Namazına gidiyorsun.

Saat kaç acaba telaşla babanı sorarsın annene. Çıktı, der; yıkılırsın. Çorabı da bulamazsın ya, annen pantolonun yanına koymuştur. Saçına son kez bakarsın, gömleğini duzeltirsin.

Sokakta senin gibi son dakikacı birkaç kişiyle camiye seyirtirsin. Ayakkabılara yer bulmuşsundur. Günün ilk mutluluğudur. Tam sen içeri girince safları düzenlerler, kendini ortalarda buluverirsin. Yanlış kılmasam bari diyerek tekbirlere başlarsın.

Bu sefer bayramlaşmaya kalıcam dersin. Ama çember büyüdükçe buyur. Gözlerinse küçüldükçe küçülür. Bir boşlukta hızlıca kaçarsın. Ayakkabını ararken bikac tanıdık daha kutlarsın. Topuğuna basa basa avluya atlarsın.

Daha küçüksündür. Eve geçersin. Baban kurban kesim yerine gitmiştir bile. Senden bir saat sonra sırtında çuvalı ile çıkagelir. Annen siniyi her zamanki yere koymuş bıçak setini poşetleri leğenleri hazır etmiştir.

Baban önce kaba bir tasnif yapar. Kaburgalar, bacaklar kenara alınır. İç organlardan hızlıca kavurmalık ayırır. Sen diğerleri kadar sevmezsin. Bildikleri için kavurmalık ‘normal’ etten de kesilir anneye teslim edilir. Cızırdayan tavaya konur. İşler tatlanmaya başlamıştır. Babanın biraz ciddi biraz eforlu uğraşını görürsün. İlerde senin yapman gerekebileceğini henüz düşünmezsin. Bitmeyen bi çocukluk dönemindesindir çünkü.

Kıymalık, pirzolalık, bifteklik poşetlere alınır. Dinlenmeye bırakılır. Eller yıkanır. Fırından çıtırtısı yankılanan ekmekler sofraya konur. Bereketli olur diye ortaya hala fıkırdayan kavurma dolu genişçe tabak yerleştirilir. Önce baba başlar. Sen de ekmeğini bölersin. Lokmanı bandırdıkça Missssssss gibi kokusu genzini doldurur. Yemeden doyarsın daha. Yok yok daha da acıkırsın. Ekmeksiz yesem ayıp mı olur acaba dersin. Ama ekmeksiz de tadının çıkmadığını farkedersin. İkinci tabak konur. Buna sen atlarsın once. Babana bakarsın. Baban güler. Ama çok güzeldir. Hani boyle dişinin arasına kaçar. Ama sen yılmadan devam edersin. O çıtır çıtır ekmekler elinde kaybolur, lokum gibi etler ağzında.

Sonra sen “Öldüm” derken bi tabak daha konur. “Mecburen” ondan da yersin. Hayvanın oracıkta bittiğini sanarsın sonra. Bi hüzünlenirsin. Sofradan kalkınca biraz ümitle buzluğa bakarsın. İki çift bacak sana bakar. Mutlu olursun tekrar. Ama bilirsin bu iştahla kışı çıkarmaz bunlar.

Ve bayram boyunca kan şekerini en tepelerde tutacak baklavalarla ilk kez tanışırsın. Parmağını basınca çıtırdar. Ağzına alırken hüpürder. Şerbet damlar parmağından. (Elinle yemek daha zevklidir 😉). 4 gün daha bi şey yemem heralde dersin. Ama daha ziyaretlere başlamamışsındır. Ve bayram boyunca sarmalar baklavalar börekler seni sınar.

Bayramı yalnız geçenleri, sevince hasret kalanları, yakınlarını kaybedenleri ve daha da kötüsü vatanlarını kaybedenleri düşünürsün üzülürsün. Şimdilik sadece dua edersin yarın büyüyünce hizmet de edersin.

Bazıları sadece bir tebessüm ister, verirsin.

İsmail Sarbay

Hekim. Opereyşın'ın kurucu ortağı ve isim babası. Görseli yazıya tercih etmesiyle tanınır. Hobilerine titizlikle sarılır.

Sevebilirsin...

1 Yanıt

  1. Haunter dedi ki:

    Yurt dışında yaşamak istememe sebeplerimdir işbu yazı. Hasretini çekmek istemediğim, çocuklarımın ise habersiz büyümesini hiç istemediğim her şey var burada. Ellerinize sağlık beyim, hörmetler.